Küresel nüfus arttıkça ve ekonomik kalkınmayla birlikte beslenme tarzları değiştikçe, dünya ciddi bir küresel gıda güvencesi krizine doğru gidiyor. Küresel Gıda Güvencesi Programı Direktörü Riaz Bhunoo, bu alandaki en temel sorunları sıraladı…
Nüfus arttıkça, üretilmesi gereken gıda miktarı da artıyor. Üstelik bu durumun yüzyılın sonuna dek dengelenmesi beklenmiyor. En güncel tahminlere göre 2050 itibariyle dünya nüfusu 9,7 milyara yükselecek. Bir diğer deyişle nüfusun hızla artacağı bir dönem bizi bekliyor.
Aynı zamanda ekonomik kalkınmayla birlikte gelirler artarken beslenme biçimleri de değişecek. Bu durum insanları yoksulluktan kurtarmaya yardımcı olma ve beslemenin neticelerini iyileştirme çabalarını olumlu etkileyecek.
Öte yandan zengin insanlar hem genel olarak daha fazla, hem de et ve süt ürünlerini daha fazla tüketme eğiliminde olacak. Sözü edilen gıdalar diğerlerine kıyasla daha büyük bir çevresel etkiye neden oluyor. Yani dünya üzerindeki yük daha da ağırlaşacak.
Gıda güvencesi için daha çok çalışılması gerekiyor
Eğer beslenme günümüzdeki gibi olmaya devam ederse, önümüzdeki 50 yılda insanlık tarihinde ürettiğimizden daha fazla gıda üretmemiz gerekecek. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2050 itibariyle bugüne kıyasla %50 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacağını öngörüyor.
Ancak burada piyasanın farkında olmadığı 2 önemli dışsallık var; sağlık ve çevre üzerindeki etkiler. Sağlığa bakıldığında, dünyada her 3 insandan birinin kötü beslenmeden etkilendiğini; aç, yetersiz mikrobesin alımı, fazla kilolu veya obezite durumunda olduğunu görüyoruz.
En yeni veriler, şu an dünya genelinde obez ve fazla kilolu insan sayısının açlık nedeniyle yetersiz kiloda olan insan sayısından fazla olduğunu gösteriyor.
Çevre son derecede hassas bir konumda
Çevreye bakıldığında bu alanda da önemli sıkıntılar göze çarpıyor. Beslenmenin günümüzdeki gibi sürmesi durumunda 2050 yılına gelindiğinde %120 daha çok suya, %42 daha çok ekilebilir alana ihtiyacımız olacak.
Etkiler bununla da sınırlı değil. Orman alanlarının %14’ünün daha kaybedilmesi ve sera gazının %77 artması bekleniyor. Buna karşın halihazırda tatlı suyun %70’inin kullanıldığı tarım için yeni arazi pek bulunmuyor. Aksine şehirleşme ve deniz seviyesinin artması gibi nedenlerden ötürü tarımsal arazilerin azalması bekleniyor.
Mevcut koşullarda yapılması gereken, mevcut ekilebilir arazilerdeki tarımın sürdürülebilir bir şekilde yoğunlaştırılması. Bir diğer deyişle, aynı alanda sürdürülebilir bir şekilde mümkün olan en fazla üretimin yapılmasına ihtiyaç var.
Küresel gıda güvencesi krizi kapıda! yazısı ilk önce Gıda Haberleri, Gıda Dergisi, Tarım Destekleri üzerinde ortaya çıktı.
Powered by WPeMatico